9 Ocak 2012 Pazartesi

Boğaz'daki kabileler çatışır mı?

Arslan Bulut
Yeni Çağ

21 Ağustos 2008

İstanbul’daki Afrika Zirvesi’ne katılan Togolu bir diplomatın sorusu, Mahmut Çetin’in “Boğaz’daki Aşiret” kitabını hatırlattı.
Hürriyet’ten Zeynep Gürcanlı’nın haberine göre Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çırağan Sarayı’nda heyet üyelerine Boğaz’ı gösterip, “Burası Avrupa kıtası, karşı taraf ise Asya” dedi. Afrika zirvesine katılan delegelerin pek çoğu, İstanbul’un iki kıta üzerinde kurulduğunu bilmediğinden, bu açıklamaya çok şaşırdı. Togolu bir diplomat, “Ben bunu bir nehir sanıyordum” derken, bir başkası sorduğu soruyla, Türk heyetini şoke etti:
“Karşı kıyıdaki kabile ile buradaki iyi anlaşıyorlar mı? İki yaka çok yakın, aralarında çatışma, savaş falan çıkmıyor mu?”

***

Türk heyetinin şok olmasını ben anlayamadım. Togolu diplomat, farkında olmadan gerçeği söylemiş. Mahmut Çetin’in tespitlerine göre Boğaz kıyılarında yaşayanlar, “Konstantin’in Çocukları, Detrois’in Çocukları, Sotori’nin Çocukları, Topal Osman Paşa - Namık Kemal kanadı” değil midir? Özellikle Türk solu, buradan çıkmış değil midir?
Kitapta “Ali Fuat Cebesoy’dan Nâzım Hikmet’e, Oktay Rifat’tan Refik Erduran’a, Rasih Nuri İleri’den Ali Ekrem Bolayır’a, Zeki Baştımar’dan Sabahattin Ali’ye, Numan Menemencioğlu’ndan Abidin Dino’ya uzanan ilginç akrabalık zinciri. Polonez, Hırvat, Alman, Macar ve Rum kökenli meşhurların, yerlilerle evliliklerinden oluşan ’Boğaz’daki Aşiret’in, Batılılaşma tarihinde oynadığı roller” anlatılıyor.

***

Bunların arasına sonradan girenler, devletin “yarattığı” birkaç “milyoner” ile uyuşturucu zenginlerinden ibarettir.
Boğaz kıyılarını, Ege ve Akdeniz sahillerindeki otellerle birlikte düşünürseniz “uyuşturucu zenginleri” iddiamız ortada kalmaz!
10 yıldan fazla oldu. Polisle ilgili bir yazı dizisi hazırlıyordum. Makamında görüştüğüm bir Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, “Özal döneminde yapılan turizm yatırımlarının hemen hemen tamamı kara parayla, yani uyuşturucu parasıyla yapılmıştır” demişti. O turizm yatırımlarını yapanlar nerede oturuyor dersiniz?
Ve çok partili düzene geçildiği andan itibaren siyasi partileri de Boğaz’daki aşiretler gütmüyor mu? Diyeceksiniz ki öyleyse aralarında niçin zaman zaman kavga ediyorlar? Ne kavgası, baksanıza birinin önü tıkandığında öbürü açıyor. Siz bakmayın Tayyip Bey’in Kasımpaşa çocuğu olmasına! AKP’yi kurarken ilk olarak TÜSİAD’ın desteğini almadı mı? Ara sıra kavga çıkıyorsa rantı paylaşamadıklarındandır.

Şimdi Boğaz’daki aşiret, Türkiye’yi yabancı sermayeye teslim ediyor. İslâmcı denilen ve yeni oluşturulan sermayeyle aralarında bir kavga çıkabilir. İnşallah öyle olur. Çünkü AKP aşiretinin devlet ihaleleriyle zengin ettiği kişilerin kara parayla işi yok. Her ne kadar düşüncelerinde millilikten eser kalmadıysa da yapısal olarak milli sermaye sayılırlar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder